
Dilan, yirmi yaşındaydı. Üsküdar escort iskelesine bakan o eski taş duvarın üzerine oturmuş, gözlerini Boğaz’ın sularına dikmişti. Martıların sesi, vapur düdükleri, insanların ayak sesleri… Hepsi iç içe geçmişti ama Dilan’ın içindeki sessizlik çok daha derindi. İstanbul’un gürültüsü ona ulaşmıyordu artık.
Diyarbakır’dan gelmişti. Yoksul bir evde büyümüştü, ama içinde büyük hayaller vardı. Tıp okuyacaktı, insanlara yardım edecekti. En azından öyle zannediyordu. Vip babası her gece eve sarhoş dönüyor, annesi sessizce ağlıyordu. Liseyi güç bela bitirdiğinde, sınavdan aldığı puanla İstanbul’da bir üniversiteye yerleşti. Ama okula hiç başlayamadı. Akrabalarının yanında kalmaya çalıştı, ama onların gölgesinde nefes almak da kolay değildi.
Bir gün çantasını alıp çıktı o evden. Haydarpaşa Garı’nın merdivenlerinde sabahladı. Üzerinde ince bir mont, içinde karışık bir korku vardı. Sonra tanıştı Berfin’le.
“Sokakta kalma,” dedi Berfin. “Yanımda kalırsın. Güvende olursun.”
Güven dediği, dört duvar arasında kirli bir döngüydü. Berfin’in hayatı da gecelerde geçiyordu. Dilan ilk başta sadece izledi. Ama cebindeki para bitince, çaresizlik gururunu boğdu.
Escort Dilan
Birkaç ay sonra artık geceleri sahilde dolanan yüzlerden biri olmuştu. Bakışlarını kaçıran, suskun kalan, gülmeyi unutan bir kız… Ama içindeki başka bir ses her zaman konuşuyordu. “Bu sen değilsin. Burada kalma.”
Bir gece, yağmur altında sırılsıklam olmuş halde Selimiye Kışlası’nın önünde beklerken, bir kadın yaklaştı. Üzerinde şemsiye, elinde termos vardı.
“Bir çay ister misin?” diye sordu.
Dilan başını eğdi ama hayır demedi.
Kadın, bir kadın dayanışma derneğinde çalışıyordu. Konuşmalar başladı. Dilan ilk kez biri tarafından dinlenmişti. Yargılanmadan, ezilmeden, küçümsenmeden…
“İstersen barınma evi var,” dedi kadın.
“O kadar kolay mı?” diye sordu Dilan.
“Kolay değil. Ama mümkün,” dedi kadın. “Ve birlikte yürümek daha kolay.”
Dilan, ertesi sabah o evi aradı. Günler haftaları kovaladı. Terapilere başladı. Üsküdar escort açık öğretimden yeniden kayıt oldu. Temizlik işlerine girdi. Sonra bir kütüphanede gönüllü oldu. Kitapları düzenlerken en çok sevdiği bölüm şiir rafıydı.
Şimdi bazen, Salacak sahiline yürüyüşe çıkıyor. Aynı taş duvarın üzerine oturuyor. Ama artık içi sessiz değil. Düşünceleri, planları ve hayalleri var.