
Pendik escort sabahları, her şeyin yeniden başlayabileceğini hatırlatırdı Melike’ye. 30 yaşında, hayata pek çok yerinden kırılmış ama hâlâ ayakta durmaya sikiş çalışan bir kadındı. Her sabah sahilde yürüyüş yaparken denize bakar, içinden geçenleri kimse duymasa da gökyüzüne fısıldar gibi konuşurdu.
Melike, Tokat’ın bir dağ köyünde doğmuştu. Eğitim hakkı elinden küçük yaşta alınmış, “kız kısmı okumaz” sözü hayatının yönünü çizmişti. 18’inde evlendirildiği adamla İstanbul’a taşındığında içinde hâlâ bir umut vardı; büyük şehirde belki de her şey değişirdi. Ama değişmedi. Yıllar geçtikçe evlilik bir cezaevine döndü. Şiddet, yoksulluk ve yalnızlık içinde geçen yıllarda kendisini tanıyamaz hâle geldi.
Bir gece, Pendik’te bir akrabasının evine sığınmak üzere evden kaçtı. Çantasına sadece kimliğini, bir tişört ve çocukluğundan kalma bir fotoğraf koydu. Kalan her şeyi geride bırakmaya hazırdı. Akrabasından da fazla oral yardım göremedi ama pes etmedi. Kadın danışma merkezine gitti, durumu anlattı. Orada onu dinleyen bir sosyal çalışanın ilk sözü hâlâ aklındaydı: “Yalnız değilsin.”
Sığınma evinde kalırken meslek kurslarına yazıldı. Pasta ve tatlı yapmayı öğrendi. Bir fırında işe başladı. Sabah dörtte kalkıyor, Pendik sokakları hâlâ uykudayken yola düşüyordu. Yoruluyordu ama bu yorgunluk onu aşağı çekmiyor, aksine güçlendiriyordu.
Gün geldi, Pendik çarşısında küçük bir tezgâh kurdu. Kurabiyeler, ev yapımı kekler, poğaçalar satmaya başladı. İnsanlar tatlarını sevdi. Güleryüzünü, sessiz ama kararlı duruşunu fark ettiler. Melike, sonunda kendi ayaklarının üzerinde durmaya başlamıştı.
Her şey hâlâ kolay değildi. Ama geçmişin karanlığına saplanmak yerine, geleceği örmeye seksi karar vermişti. Sahilde yürürken düşünüyordu:
“Bir zamanlar susturuldum, bastırıldım. Ama şimdi sesim olmasa da izim var bu hayatta.”
Pendik escort onun için bir kaçış değil, yeniden doğuştu. Ve Melike artık sadece hayatta kalmıyor, yaşamayı da öğreniyordu.